top of page

Ormanda Ölüm Yokmuş



/ Bu kez dişlerim ona daha iyi gülümseyebilmek için. Bilgisayar ekranında Cadılar Bayramında. Şeker mi, yoksa her şey kötü bir şaka mı?









Ormanda Ölüm Yokmuş



Apar topar gittin ya ormandaki şekerden evlerde

sahici cadılar varmış, şimdi o cadının yüzü tıpkı ben

Ayna ayna söyle kim kaldı beni seven?


Siyah gözlü oğlunu derhal ateşe attım

dünyanın öbür ucuna kaçtı buz tutmuş kalbiyle

aynı sağır göğün altında yas tuttuk dilsiz

Ay devasa bir yay çizerek beyaz geceye battı

seneler süren battal kışa şeytan karıştı

Sayılamayan şeyler beş para etmez mi

ve bu cümle soru soruyor mu gerçekten

Yaşamı ölümden ayıran ince tül yırtılmasa

yeryüzü tersyüz Harikalar Diyarına benzer

öyle derindir ki, tavşan deliği

zaman sadece düşerek geçer


Boz ayının ininde, derime yapışan

yarasa kostümüyle baş aşağı

sarkar buldum kendimi

kim bilir kaç sene

ne uyuduğumu bildim ne tam uyandım

sabaha karşı keskin nişancı sızı

ansızın, acımaksızın

birikmiş gözyaşı borçlarımı tahsil eder.

.....


Palas pandıras gittin ya eve dönüş yolunu gösteren

çakıl taşları zifte bulanmış, silindir gibi ezdi asfalt

çocukluğumun masmavi gök kubbesini

Çift sayıların uğursuzluğuna has abes meselenin

çetrefil hesabında dört dönerek kayboldum

Ayna ayna söyle aslında neyim ben?


Makinenin içindeki hayalet

durmaksızın kollarını sallayan yel değirmeni

havada başıboş gezen lanetleri çeken

sipsivri bir paratoner mi?

Dikkat girilmez yazıyordu, hangi akla hizmet

cadı avına çıktıysam zihnimin dehlizlerinde

Asılmak için insan neden sağlam sicim ister

artık biliyorum. Çift başlı doğdum

Aç ağızlarım uzayıp vantuzlara dönüştü

Neden varlığımın ayrılmaz unsuru

hayatın görünenden fazlasını gizlediği hissi?

Sanki birden ışıklar yanacak, müzik çalacak

sahne değişip parti başlayacak


Ah şu iflah olmaz fizik kanunları

ehlileşir bir gün elbet

Bakışlarımla kaşıkları bükmeyi denedim

insan ancak kendini eğebilirmiş

Şifalı otlara denk geldim divane dolaşırken

meğer koca orman iki filiz yaprağı içinmiş

Müzmin hayal kırıklığını dindiren tek çare sevgi

zamanı mekanı aşan tek doğa kuvveti sevgi

ve ölçülemeyen şeyler kurşun geçirmez.


Gözleri büyüdükçe siyahlaşan oğlunla senelerdir

aynı battaniyenin iki ucunu kokluyoruz

aramızda uğuldayan okyanus, bağlantı gidip geliyor

En sakin sesimle konuşuyorum

bu kez dişlerim ona daha iyi gülümseyebilmek için

bilgisayar ekranında cadılar bayramında

Şeker mi, yoksa her şey kötü bir şaka mı?

Meraktan ölmek varmış, o ölünün yüzü şimdi tıpkı ben.

.....


Çıkıp gittiğin aralıktan içeri rüzgâr esiyor

soğuk, keskin ve hınçlı

kalkıp kapatmaya gücüm yok

Boşluk anbean büyüyor

Nihayet anne nihayet

kabullendim hiç kimse olmayı.



- - - - - - -



Ekim 2018, İstanbul




bottom of page